Kullanım yararları arasında verimli gaz kullanımı, dekompresyondaki verimlilik ve sessizliği vardır. Genel olarak rebreather ların avantajlı yönlerini incelerken bunu kapalı devre rebreatherlar olarak da belirtmekte yarar vardır çünkü en kompleks ve özel amaçlara yönelik kullanılan teknik aygıt rebreatherların bu türüdür.
A- GAZ VERİMLİLİĞİ: Normal şartlarda dalgıcın nefes alması ile beraber solunum sistemine giren gaz karışımında (hava, nitrox, heliox veya trimix) bulunan oksijenin tamamını metabolizma kullanmaz sadece belirli bir oranda oksijeni harcayıp büyük bir kısmını hiç kullanmadan nefes verme esnasında solunum sisteminin dışına atar. Normal açık devre scuba ile dalışta bu kullanılmayan oksijen ve metabolizmanın hiç ihtiyacı olmayan diğer gazlar (helyum, azot) scuba dalışı ikinci kademesinde bulunan egzoz bölümünden kabarcıklar halinde suya verilir. Dalışta derinlik arttıkça ortam basıncı da artacağı için metabolizmada kullanılan ve kullanılmayan gazların da parsiyel basıncı artacağından kullanılmadan dışarı atılan gazların da miktarı artacaktır. Efor harcanması halinde, bu miktar katlanarak artacak ve yeniden kullanılamayacağı için scuba sisteminde tüpte stoklanmış gazımızın süratle azaldığını Scuba dalışlarına başladığımız zaman öğrenmiştik. İşte rebreatherın birinci amacı scuba sisteminde hiç kullanılmadan suya verilip harcanan bu egzoz gazının içindeki karbondioksiti filtre edip içerisine metabolizmanın ihtiyacı olan gazı ekleyerek yeniden kullanıma hazır etmektir. Bu sistemde dalgıç taşıdığı gaz stoklarını kullandıktan sonra yeniden kullanılabilir hale geldiği için scuba sistemine göre çok daha uzun zaman soluyabilir ve sualtında kalış zamanı artar.
B- DEKOMPRESYON VERİMLİLİĞİ: Rebreatherların dekompresyon verimliliğini sadece kapalı devre rebreatherlarda görürüz. Oksijen rebreatherları derin limiti max. 6 m civarında olduğu için bu derinliklerdeki dalışlarda dekompresyon duruşu gerektirecek bir dalış yapılamaz. Yarı kapalı rebreatherlarda aynı şekilde solunum çemberinde, oksijenin kısmi basıncını sabit tuttukları için dalış derinliğinin de sınırlı olmasını sağlar. Dalgıç derinliğini arttıramaz derine inildiğinde oksijenin kısmi basıncını sualtında değiştiremeyeceği için merkezi sinir sistemi oksijen zehirlenmesi riski ile karşılaşır. Aynı şekilde solunum çemberine rebreather sistemi içerisinden püskürtülen gaz karışımında bulunan oksijenin kısmi basıncı, % 21 in üzerindeyse maksimum derinlik arttıkça dip zamanı azalacağından bir dekompresyon duruşu sorunu yaşanmaz. Kapalı devre rebreatherlarda ise solunum çemberi içerisindeki oksijen konsantrasyonunu maksimum güvenlik değerinde tutan bir dahili elektronik devre olduğu için dalgıcın soluduğu gazdaki, dekompresyon duraklarına neden olan diğer gazlar da (azot, helyum) minimumda tutulacağından bunların yarattığı dekompresyon duruş zamanları da minimuma inecek ve çıkışta yine bilgisayarla programlanmış olan kapalı devre rebreather elektronik gaz karışımı ayarlama sistemi devreye girerek oksijen oranını maksimum güvenlik seviyesinde bir parsiyel basınçta tutacağı ve oksijen zehirlenmesi sınır değerlerini aşmayacağı için yüksek oksijen miktarı ile kullanılmayan ve dekompresyona sebep olan bu gazları (azot-helyum) daha hızlı atacaktır.
C- SESSİZ ÇALIŞMA: Her nefes verişte dış ortama gaz kabarcıkları bırakılmadığı için rebreatherların kullanımı esnasında gürültü çıkmaz oksijen rebreatherları ve yarı kapalı rebreatherlarde bazen dışarıya çok ufak miktarlarda ve çok ufak hacimde gaz kabarcıkları atılır. Bu kabarcıklar sistemde, gazın daha önce de anlatıldığı gibi sistem içinde birikmesinden kaynaklanır. Kapalı devre rebreatherlarda bu da yoktur, sistem dışına hiç gaz atımı gerekmez. Dalgıcın rebreatherı kullanma amacına göre yeri geldiğinde sessizlik çok önemli bir faktördür. (Sualtı fotoğraf ve video çekimleri için canlılara yaklaşmak ve Askeri sualtı operasyonları gibi)